3 Ocak 2010 Pazar

İnsan kader mahkumu mudur?

İnsan kader mahkûmu mudur?

İnsan ihtiyar sahibidir. İhtiyar ise, hiçbir dış zorlama olmadan kişinin kendi inanç ve kararına göre en uygununu, en iyisini, en doğrusunu seçip ona yönelmesidir. İhtiyarını kullanan kimseye muhtar denir. Muhtarın manası, iki şeyi inceleyip aralarında bir karşılaştırma yapan ve iki şeyin gerçekte veya kendince hayırlısını, bir zorlama olmaksızın, irade eden (seçen) kişiyi anlatır.

Herkes ihtiyarını hisseder. Mesela insan, kalbin çalışması, kanın temizlenmesi, hücrelerin büyümesi-çoğalması-ölmesi fiilleri ile yemek, içmek, konuşmak, yürümek gibi fiillerini mukayese etse ızdırârî ve ihtiyarî fiillerini farkeder ve ihtiyarını hisseder.

Risâle-i Nûr külliyatından Kader Risâlesinde (26.Söz, Tılsımlar Mecmuası) Kader, ilim nevindendir. İlim, maluma tabidir. Yani nasıl olacak öyle taalluk ediyor. Yoksa malum ilme tabi değildir denilir. Kader ilim nevindendir ifadesinde, kaderin bilmek/bilgi olduğunu; yapmakta, yaratmakta, icatta, müessir ve esas olmadığını anlıyoruz.

Sonraki cümle olan İlim maluma tabidir ise, bilmek ve bilgi olan kaderin, malumla ilişkisini nazara veriyor. Şöyle ki; İlim, bilmek/bilgi manasına gelir. Malum ise bilinen manasına gelir. Madem, İrâde-i Külliye-i İlâhiye, İrâde-i Cüziye-i İhtiyariye nâzırdır. Yani Allah (c.c.), abdin efâl-i ihtiyariyesini (seçme hürriyeti) irade ve icad için, yine abdin irade-i cüziyesini şart ve sebep kılmıştır.

Demek insanlar, itibari olan ihtiyari fiillerini nasıl işleyeceklerse, Cenab-ı Hakk ezelde öyle bilmiş ve takdir etmiştir. O halde malum (seçme hürriyeti) nasıl bir keyfiyet üzre olursa ilim onu bilir. Yani işlediğimiz bütün itibari olan ihtiyari fiilleri Cenab-ı Hakkın ezeli ilmiyle bilmesi ilim, işlediğimiz itibari fiiller ise malumdur.




Madem Cenab-ı Hakk olacak şeyleri olacağından dolayı biliyor. Bu durumda bizim ihtiyarımızdan neşet eden itibari olan ihtiyari fiillerimiz olacak ki bizim hakkımızda sevap ve ikab tahakkuk etsin. Mesela Astronomiye vâkıf bir zât gelecek falan gün ve dakikada güneş veya ay tutulacak diye şimdiden haber verir. Fakat bu zâtın, bu sûretle bilmesinden ay ve güneş tutulmaz. Belki ay ve güneşin tutulması, bu zâtın bilmesine sebep olur. Aynen bunun gibi Cenab-ı Hakkın bizden sudur eden itibari olan ihtiyari efâli bilmesi, Cenab-ı Hakkın ilminden sudur etmez. Çünkü ilim, yaratmada müessir ve esas değildir. Demak ki, Cenab-ı Hakk bizim ihtiyarımızla ortaya çıkan itibari efâli(seçme hürriyeti) bilir.

Cenab-ı Hakk olacak şeyleri olacağından dolayı bilir. Yoksa bildiği için o şeyler vücuda gelmez. Cenab-ı Hakk bir şey hakkında böyle olacak diye yazmıştır. Yoksa şöyle şöyle olsun diye yazmamıştır.

Gerçi, işin aslında itibari irademiz (seçme hürriyeti) de Cenab-ı Hakkın elindedir. İsterse irademizi de kullandırmaz. Meşiet-i ilahiye esasdır. Cenab-ı Hakk dilemezse hiçbir şey olmaz. İmtihan olduğu için bizim irademize Cenab-ı Hakk karışmıyor serbest bırakmış.

BİLMEK BAŞKA, YAPMAK BAŞKADIR
Malum ilme tabi değildir cümlesinde verilen ders ise malum(kulların itibari fiil ve amelleri), ilme isnad edilmez. Çünkü ilim müessir değildir. Yani ilim sıfatı, varlıkları icad etmez ve hadiseleri meydana getirmez. Belki varlıkları ve hadiseleri bilmek ilim olur. Hem bilmek başka, yapmak başkadır. Yani bilmek, yapmak demek değildir. Mesela Peygamberimiz (sav) İstanbulun fethini müjdelemiştir, bilmiştir. Ama fetih fiilini Fatih Sultan Mehmed işlediği için Fâtih ünvanını o almıştır. Demek ki fail olmak için fiili bilmek yetmiyor. Çünkü fail olmak için irade ve kudret gerekiyor. Demek ki bilip-yazmak kimseyi yapmaya zorlamaz ve fiil üzerinde zorlayıcı bir etkisi olmaz. Mesela biz mektup yazmayı biliyoruz. Fakat bilmemiz mektubu vücuda getirmiyor. Ne zaman kuvvetimizi kullanıyoruz. Mektup yazılıyor.

Hulasa olarak, biz malumu, kadere isnad edersek; ilim nevinden olan kadere, yapmak, yaratmak manasını yükleriz ki bu, kudretin tesiridir. Bu da ilmin esası değildir. Demek bizim hakkımızdaki takdir, ilim nevindendir. İlim de yaratmada, yapmada esas ve müessir olmadığından bizim itibari olan ihtiyari fiillerimize tesir etmez. Allah (c.c.), insanın amellerini ve fiillerini bilir, ama cüz-i irade ve ihtiyarını sarf eden ve onları işleyen insandır. Mesuliyet de ona âittir.

Kaynak:
http://www.irfanmektebi.com/YaziDetay.php?YaziId=970&AnaDergiNo=1&AileDergiNo=1&Baslik=%C4%B0nsan%20kader%20mahk%C3%BBmu%20mudur

0 yorum:

Yorum Gönder